Yaz gelmiş, rengarenk çiçekler açmış... Mutlu ormanda yaşayan arılar bal yapmak için çiçekten çiçeğe koşmuşlar. Günlerce o kadar çok bal yapmışlar ki ağaç kovuğundaki kovanları balla dolmuş. Arıların kraliçesi Altın Hanım herkesi etrafına toplamış. Sevgili arılarım! çok çalıştık, kovanımızı balla doldurduk. Bu bal bizim için önemli, bu yüzden kovanımızı korumalıyız. Özellikle de bal yemeyi çok seven ayılara dikkat etmeliyiz, demiş. Altın Hanım konuşmasını bitirince Vızırık diğer arıların arasından geçerek öne doğru atılmış. Peki kovanımızı nasıl koruyacağız? diye sormuş. Altın Hanım, Vızırık’a dönüp cevap vermiş; bütün arılar kovanın önünde sırayla nöbet tutacak. Birileri kovana yaklaşacak olursa nöbet tutan arı hemen diğer arılara haber verecek. Bunu duyan Vızırık nöbet tutmanın çok eğlenceli olabileceğini düşünmüş. Ben de nöbet tutacağım, diye bağırmış. Sonra da yerde gördüğü sivri uçlu çubuğu almış. Benim adım bal koruyucu Vızırık, deyip çubuğu sağa sola savurmuş. Altı Hanım, dur Vızırık! Bir kaza çıkacak şimdi, tamam sen de nöbet tutacaksın, demiş. O günden itibaren arılar kovanlarının önünde nöbet tutmaya başlamışlar.
Günler geçmiş nöbet tutma sırası Vızırık'a gelmiş. Vızırık kovanın önünde uçuyor, etrafına dikkatlice bakınıyormuş. O sırada bir bozayının oradan geçtiğini görmüş. Altın Hanım'ın söylediklerini düşünmüş, çok heyecanlanmış. Ayının yanına gidip panikle, merhaba! yoksa buraya bal yemeye mi geldiniz? diye sormuş. Aslında bozayı kendi yolunda ilerliyormuş. Ama baldan bahsedildiğini sorunca durmuş. Vızırık'ın ağzından laf alabileceğini düşünmüş. Keşke buralarda bir kovan bal olsa da yesem, demiş yalana yalana. Vızırık ne yapacağını bilememiş. Birden yok yok! burada bal filan yiyemezsin, demiş. Ben bu ağacın içerisindeki kovanımızı koruyorum. Balımızı yemeyi aklından bile geçirme, diye karşılık vermiş. Böylece bozayıyı oradan uzaklaştırmak isterken heyecandan bal kovanının yerini söyleyivermiş! Demek bu ağacın içinde bal dolu bir kovanınız var, demiş bozayı. Vızırık balın yerini söylediğini fark etmiş. Kekelemeye başlamış. Yani... Şey... İşte ben burada nöbet tutuyorum. Bak ben çok güzel nöbet tutarım haberin olsun, demiş. Ama bal dolu kovanın yerini öğrenen bozayı boş durur mu? Hemen ağaca yaklaşmış. Vızırık'ın, Dur! Ne yapıyorsun? Sana ne dedim ben, demesine aldırmamış. Pençesini ağacın içindeki delikten içeri sokmuş. Kovandaki balı avuçlayarak yemeye başlamış. Bütün arılar, farklı çiçekler aramak için ormanda gezintiye çıktıklarından kovanda bir tek arı bile yokmuş. Vızırık heyecandan onları yardıma çağırmayı bile unutmuş. Bozayıya engel olmak istemiş ama başaramamış. Bu sırada bozayı kovandaki balın çoğunu yiyip oradan ayrılmış. Bozayı gidince Vızırık diğerlerine haber vermiş. Arılar kovana geldiklerinde artık çok geçmiş! Kovanda sadece birkaç damla bal kalmış. Vızırık kovanı koruyamadığı için o kadar üzgünmüş ki! Hepinizden özür dilerim. Kocaman ayıyı karşımda görünce heyecanlandım. Yanlışlıkla ona kovanımızın yerini söyledim. Üstelik kovanımızı koruyamadım, deyip bir köşeye çekilmiş. Vızırık’ın ne kadar üzgün olduğunu gören Altın Hanım, onunla konuşmak için peşinden gitmiş. Vızırık’ın başını okşayarak, heyecan ve panik, hata yapmamıza sebep olabilir Vızırık. Bu yüzden en zor zamanlarda bile sakince düşünmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Şimdi üzülmeyi bırakalım da kovanımızı yeniden balla dolduralım, demiş. Vızırık Altın Hanımın sözleriyle rahatlamış. Bal yapma zamanı, diye sevinçle bağırmış. O günden sonra bütün arılar çok çalışıp tekrar bir kovan dolusu bal yapmışlar. Peki en çok kim mi çalışmış? tabii ki Vızırık.
Günler geçmiş nöbet tutma sırası Vızırık'a gelmiş. Vızırık kovanın önünde uçuyor, etrafına dikkatlice bakınıyormuş. O sırada bir bozayının oradan geçtiğini görmüş. Altın Hanım'ın söylediklerini düşünmüş, çok heyecanlanmış. Ayının yanına gidip panikle, merhaba! yoksa buraya bal yemeye mi geldiniz? diye sormuş. Aslında bozayı kendi yolunda ilerliyormuş. Ama baldan bahsedildiğini sorunca durmuş. Vızırık'ın ağzından laf alabileceğini düşünmüş. Keşke buralarda bir kovan bal olsa da yesem, demiş yalana yalana. Vızırık ne yapacağını bilememiş. Birden yok yok! burada bal filan yiyemezsin, demiş. Ben bu ağacın içerisindeki kovanımızı koruyorum. Balımızı yemeyi aklından bile geçirme, diye karşılık vermiş. Böylece bozayıyı oradan uzaklaştırmak isterken heyecandan bal kovanının yerini söyleyivermiş! Demek bu ağacın içinde bal dolu bir kovanınız var, demiş bozayı. Vızırık balın yerini söylediğini fark etmiş. Kekelemeye başlamış. Yani... Şey... İşte ben burada nöbet tutuyorum. Bak ben çok güzel nöbet tutarım haberin olsun, demiş. Ama bal dolu kovanın yerini öğrenen bozayı boş durur mu? Hemen ağaca yaklaşmış. Vızırık'ın, Dur! Ne yapıyorsun? Sana ne dedim ben, demesine aldırmamış. Pençesini ağacın içindeki delikten içeri sokmuş. Kovandaki balı avuçlayarak yemeye başlamış. Bütün arılar, farklı çiçekler aramak için ormanda gezintiye çıktıklarından kovanda bir tek arı bile yokmuş. Vızırık heyecandan onları yardıma çağırmayı bile unutmuş. Bozayıya engel olmak istemiş ama başaramamış. Bu sırada bozayı kovandaki balın çoğunu yiyip oradan ayrılmış. Bozayı gidince Vızırık diğerlerine haber vermiş. Arılar kovana geldiklerinde artık çok geçmiş! Kovanda sadece birkaç damla bal kalmış. Vızırık kovanı koruyamadığı için o kadar üzgünmüş ki! Hepinizden özür dilerim. Kocaman ayıyı karşımda görünce heyecanlandım. Yanlışlıkla ona kovanımızın yerini söyledim. Üstelik kovanımızı koruyamadım, deyip bir köşeye çekilmiş. Vızırık’ın ne kadar üzgün olduğunu gören Altın Hanım, onunla konuşmak için peşinden gitmiş. Vızırık’ın başını okşayarak, heyecan ve panik, hata yapmamıza sebep olabilir Vızırık. Bu yüzden en zor zamanlarda bile sakince düşünmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Şimdi üzülmeyi bırakalım da kovanımızı yeniden balla dolduralım, demiş. Vızırık Altın Hanımın sözleriyle rahatlamış. Bal yapma zamanı, diye sevinçle bağırmış. O günden sonra bütün arılar çok çalışıp tekrar bir kovan dolusu bal yapmışlar. Peki en çok kim mi çalışmış? tabii ki Vızırık.
Altın Hanım ve Bal Kovanı
0 Yorumlar