Bir zamanlar yeşillikler içinde, güzel mi güzel bir ormanda asil bir kurt ailesi yaşarmış. Baba kurt ve anne kurt, sabah erkenden avlanmaya çıkar, gün boyu yavrularına yiyecek bulmak için uğraşırlarmış. Çünkü avlanmak doğanın kanunudur. Ormanda avlanmayan aç kalır. Küçük kurt yavruları ise yuvalarında dört gözle anne ve babalarının yolunu gözlerlermiş.
Anne kurt ve baba kurt, o gün yine avlanmaya çıkmışlar. Bütün gün koşup yorulmuşlar. Avlarıyla birlikte akşam üzeri yuvalarına dönerken ikisinin de kulaklarına bir ses gelmiş. Hiç duymadıkları bir sesmiş. Karşıdaki çalılığın içinden geliyormuş. Anne ve baba kurt, merakla sesin geldiği yere yönelmişler. Çalıları aralayıp bakmışlar.
Gördükleri manzara karşısında anne kurt ve baba kurdun gözleri fal taşı gibi açılmış. Çünkü çalıların dibinde ağlayan bir insan yavrusu yatıyormuş. Bebecik, anne ve baba kurdu görünce ağlamayı bırakmış. Neşeyle gülümsemiş.
''Gözlerime inanamıyorum!'' demiş anne kurt. ''Bir insan yavrusunun ormanda ne işi olabilir?''
''Onu burada bırakamayız'' demiş baba kurt.
Sonra küçük yavruyu sepetiyle birlikte yuvalarına taşımışlar. Yuvaya geldiklerinde şaşırma sırası kurt yavrularındaymış. Anne ve baba kurdun onlara göre garip bir canlıyla döndüğünü görünce, merakla bebeğin başına toplanmışlar.
Anne kurt yavrularına ''sakın bunu av sanmayın'' demiş.''O bir insan yavrusu. Bir bebek asla yenmez.!''
Yavrular, sessizce annelerinin memesini emmek için sıraya girmişler. Bu sırada minik bebek cesurca kurt yavrularının önüne geçip anne kurdun memesini iştahla emmeye başlamış. Anne kurt, bu minik bebeği yavruları kadar çok sevmiş. Baba kurtla birlikte ona 'Mogli' adını vermişler.
Baba kurt'' Bu korunmaya muhtaç bebek bundan sonra bizim yuvamızda büyüyecek'' demiş.
Anne kurt da ''Ona annelik yapacağım ve ormanın bütün tehlikelerinden koruyacağım'' diye söz vermiş.
Onlar böyle konuşurken yuvanın kapısı çalınmış. Baba kurt kapıyı açmış. Karşısında ormanın en sinsi hayvanı çakal duruyormuş.
Sinsi çakal, korkunç sesiyle'' O küçük insan budalasını yuvaya taşıdığınızı gördüm. Derhal onu bana verin!'' diye bağırmış.
Baba kurt meydan okuyan bir duruşla''Kurtlar özgür bir millettir. Biz kendi başkanımız dışında kimseden emir almayız'' demiş.
Çakal'' Demek öyle! Yemin ederim ki, bunun cezasını size ödeteceğim'' diyerek oradan uzaklaşmış.
Mogli artık anne kurdun sütüyle besleniyor ve baba kurdun getirdiği avları yiyormuş. Küçük kurt yavruları da bu şirin bebeği kardeşleri gibi görmeye başlamış. Mogli kurt dilini, cesur olmayı ve bir çok şeyi kardeşlerinden öğreniyormuş. Orman yasalarına göre, hayvanlar belirli zamanlarda bir araya gelip toplanırmış.
Bu toplantıda ormandaki hayvan yavrularına avlanma kuralları anlatılırmış. Anne ve baba kurt bu son toplantıya yavrularını ve Mogliyi'de götürmüşler. Toplantının başkanı tecrübeli bir kurt olan Akela'ymış. Sinsi çakal bir insan yavrusunun ormanda ne işi olur diye konuşmuş. Akela ise o zararsız bir insan yavrusudur. O artık hepimizin misafiridir. demiş.
Yıllar yılları kovalamış. Mogli büyümüş, akıllı mı akıllı bir çocuk olmuş. İyilik ve yardım severliği ile ormandaki hayvanların sevgisini kazanmış. Ormanda hangi hayvanın ayağına bir kıymık batsa Mogli' ye gidermiş. O da kıymığı çekip çıkartırmış. Mogli'nin en yakın dostlarından biri ayı Baloo'ymuş. Mogli' ye bal ve fındık yemesini o öğretmiş. Mogli avlanmayı ise çevikliği ve kıvraklığı ile bilinen benekli panter' den öğrenmiş.
Bir gün Mogli ormanda yürürken başına bir şey düşmüş. Başını kaldırıp baktığında maymunların attığını görmüş. Ve çok kızmış. Onlara bunun hesabını soracağını söyleyip peşlerine düşmüş. Maymunlar toplantılara alınmadığı için bir plan yapmışlar. Maymun zindanına Mogli'yi atıp rehin almaya karar vermişler. Sonrada toplantıya alınmaları karşılığında serbest bırakacaklarmış.
Maymunlar Mogli'yi zindana atmışlar. Baloo bunların hakkından yılan Ka gelir diye düşünmüş. Hemen gidip yılana haber vermiş. Birlikte zindana gitmişler. Panter' inde olaydan haberi olmuş o da mağaraya gelmiş. Yılan Ka maymunlara çok kızgın olduğunu söylemiş. Maymunlar da Mogli'yi hemen serbest bırakmışlar. Çünkü yılandan çok korkuyorlarmış. Mogli kendisini kurtaran yılan Ka' ya teşekkür etmiş.
Çakal hala Mogli'nin peşindeymiş. Bunu çok iyi bilen
Anne kurt, bir gün Mogli' ye ''ormanda güvende olmak istiyorsan, en yakın köye in ve oradan bir parça ateş getir'' demiş. ''Çakal milleti ateşten çok korkar yanına bile yaklaşamazlar...''
Mogli anne kurdun sözünü dinlemiş. Bir gün en yakın köye gitmiş. Oradan bir meşale almış. Ormanda toplantıda olan Ka'nın ortalıklarda olmamasını fırsat bilen sinsi Çakal Mogli'ye saldırmış. Mogli elindeki meşaleyle çakala karşılık vermiş. Çakalın tüyleri alev almış ve bağıra bağıra kaçmış.
''Mogli madem istemiyorsun buradan gideceğim demiş''. Mogli o akşam kurt annesine çakal tarafından hor görülmek zoruma gidiyor'' demiş. ''Köye gittiğimde herkesin bana benzediğini gördüm. Gerçek ailemi bulmaya gitmek istiyorum. Sizinde izniniz olursa demiş.''
Anne kurt'' bu senin en doğal hakkın git ve gerçek aileni bul. Ama beni, babanı ve kardeşlerini sakın unutma demiş''.
''Unutmam bir gün mutlaka döneceğim demiş Mogli''.
Mogli kurt ailesiyle vedalaştıktan sonra köye gitmiş. Saklanma ihtiyacı duymamış. Köylüler elbisesiz, saçları uzun iri yarı çocuğu görünce korkup evlerine saklanmışlar.
Köyün bilgesi Mogli'nin karşısına çıkıp, ''kimsin kimin nesisin evlat'' demiş.
O sırada evlerin birinden çıkan bir kadın, bu benim yıllar önce kaybettiğim oğluma ne kadarda çok benziyor'' demiş. Sonra telaşla Mogli'nin sırtına bakmış. ''Evet bu o'' demiş. ''Oğlumun sırtında böyle büyük bir leke vardı'' demiş.
Bu kadın gerçekten de Mogli'nin annesiymiş. Yıllar önce tarlaya çalışmaya gittiğinde sinsi Çakal Mogli'yi kaçırıp ormana götürmüş. Kadıncağız yavrusuna kavuştuğu için çok mutluymuş. Hemen alıp Mogli'yi eve götürmüş. Bir güzel yıkamış ve temiz giysiler giydirmiş. Nefis yemekler yedirmiş. Kabarık, sıcacık bir yatağa yatırmış. Gece geç vakit eve gelen kocasına müjdeyi vermiş.
Mogli ev yaşamının rahatlığına rağmen bir türlü yeni hayatına alışamamış. Aklı fikri ormanda ki özgür yaşamdaymış.
Oğlunun hislerini anlayan babası, '' Madem ormanı bu kadar çok seviyorsun gündüzleri davarlarımızı otlat'ta özlemin geçsin'' demiş.
Bunu fırsat bilen Mogli ertesi gün inekleri ormanda otlatmaya gitmiş. Biraz uzanmış. Çalıların arasından birden bir kurt çıkmış. Bu kurt kardeşlerinden biriymiş. Hasret gidermişler. Mogli diğer kardeşlerini, kurt annesini ve kurt babasını sormuş. Kardeşi herkes iyi ama gittiğinden beri yuva sessiz demiş.
''Mogli ailemi çok seviyorum. Ama izin alıp yanınıza geleceğim'' demiş.
Akşam olunca evine dönmüş. Annesi Mogli' ye niye durgun olduğunu sormuş. Mogli' de anlatmış.
Annesi'' tamam sabah güneş doğarken git ama akşam karanlığına kalmadan geri gel'' demiş.
Mogli sabah yola çıkmış. Çok heyecanlıymış. Orman halkı Mogli'yi krallar gibi karşılamışlar. Mogli tüm orman halkıyla o gün çok güzel vakit geçirmiş. Sonra annesinin tembih ettiği gibi karanlığa kalmadan eve dönme için yola çıkmış. Herkesle vedalaşmış. Mogli'nin gerçek ailesiyle mutlu mu mutlu bir ömür sürdüğü söyleniyor. İşte o günden beri Mogli,' Orman Çocuğu' olarak anılıyor...
Buradan bir başka masala ulaşabilirsiniz...
0 Yorumlar