Akıllı Manda-Hikayesi Oku
Bir zamanlar küçük bir köyde Edgar adlı bir çiftçi yaşarmış. Edgar küçük bir evde otururmuş ve ufak bir parça arazisi varmış. Edgar’ın Ödül adında bir mandası varmış. Bu alışılmadık bir isimmiş ama böyle olmasının kendince sebepleri varmış. Çünkü Edgar, mandasını bulmadan önce çok fakir bir adammış. Ödül, sahibi için çok çalışmış. Tek manda olduğu için sabahtan akşama kadar tarlayı sürermiş ve bütün işlerde Edgar’a yardım edermiş. Edgar tarlasında her çeşit ürünü yetiştirmeye başlamış. Edgar mahallesinde çok saygı kazanmış. Elde ettiği verimden ötürü sevgili mandasına Ödül ismini vermiş. Ödül, özel bir mandaymış, akıllıymış ve her zaman hayat doluymuş. Edgar Ödül’ün özgür ruhlu bir hayvan olduğunu biliyormuş. Ödül işi olmadığı zamanlar sık sık gezmeye gider ve akşam dönermiş. Zaman geçmiş ve Edgar bir manda daha almış. Edgar ödülü çok seviyormuş ama iş yükünün çok fazla olduğunu ve paylaşılması gerektiğini de fark ediyormuş. Edgar, hayvanını yormak istemiyormuş. Bir gün tarlayı sürerken Ödül tarlanın ortasında çökmüş ve derin derin nefes almaya başlamış.
Ödül: -Mööö!
Edgar iki mandasında eve götürmüş o gece Edgar’ın gözüne uyku girmemiş. Ödül’ü emekli etme vaktinin geldiğini biliyormuş. Ertesi gün ödülü ormana götürmüş ve boynundaki çanı çıkarmış. Ödül sevinçle kafasını sallamış.
Edgar: -Ödül, sen iyi bir mandasın sana olan borcumu asla ödeyemem. Artık daha fazla çalışmam gerekmiyor, artık özgürsün. Seni her zaman özleyeceğim arkadaşım, git hadi değişik yerler keşfet. Beni de ağlatma şimdi. Ben eve ne zaman dönmek istersen dönebilirsin, yolu biliyorsun!
Ödül, sahibinden ayrıldığına üzülüyormuş ama göreceklerinden ötürü de heyecanlıymış. Serin rüzgarın keyfinden yararlanarak keyifle yürümüş, hiç korku duymadan ormanda gezilmiş. Derelerden su içmiş ve yol üstünde ki otları yemiş. Kısa süre sonra güneş batmaya başlamış hava kararıyormuş. Ödül dinlenmek için güvenli bir yer aramış ve o yeri bulmuş.
Ödül: -Şu mağara gölettin hemen yanı başında. Burası çok büyük, aynı zamanda çok sıcak, kalmak için mükemmel bir yer. Oh! Ne kadar yorulmuşum. Bu kadar çok yürüyüş beni zürafa gibi zayıflatacak ha ha ha…
Ödül o mağarada yaşamaya başlamış göletten temiz su içiyormuş çevrede o otlanıyormuş ve mağarada huzur içinde uyuyormuş. Günler geçmiş ve Ödül ormandaki hayatını çok sevmeye başlamış ama Ödül evcil bir manda olduğu için basit ve masum bir hayvanmış. Ormanın pek çok hayvana ev sahipliğini ettiğini ve bu hayvanların hepsinin kendisi gibi masum olmadıklarının farkında değilmiş. Ödül, sevinç içinde yeni hayatını yaşarken onu sürekli gözetlemekte olan bir başkası varmış tilki Timmy! Ödül gezinmek için her mağarasından çıktığında Timmy gizlice onu takip ediyormuş. Ödül gündelik faaliyetlerini o kadar çok kendini kapatıyormuş ki Timmy’nin varlığını hiçbir zaman fark etmiyormuş.
Timmy: -Bu manda o kadar cesur ki ormanda tek başına gezip dolaşabiliyor veya aşırı ya cesur ya da aşırı aptal! Çünkü kimin mağarasında yaşadığını bile bilmiyor bence. Hadi biraz eğlenelim ha ha ha…
Tilki ödül yanına giderek şöyle demiş.
Timmy: – Merhaba, sen burada yeni misin?
Ödül: -Artık otlanmak için her gün buraya geliyorum o yüzden pek yeni sayılmam ben.
Timmy: – Ya, ha ha ha… Sen gerçekten de küçük akıllı bir hayvanmışsın!
Ödül: -Ha ha ha bir tilkinin bir mandaya küçük demesi de gerçekten de bir tuhaf!
Tommy: -Benimle dalga geçmeye utanmıyor musun? Ben bu ormanın kralıyım! Sen benim mağaram da yaşıyorsun! Buradaki bütün hayvanlar benim merhametimi kalmıştır. Eğer canından olmak istemiyorsan benim karşımda boyun eğmek zorundasın.
Ödül: -Çok haklısın! Ben burada yeniyim ama senin söylediğin her şeye inanacak kadar aptal birisi değilim! Beni iyi dinle tilki! Senin bu ormanı kralı olmadığını biliyorum, hatta eminim ki sen bu ormanın ne kadar büyük olduğunu bile bilmiyorsundur! Sana tavsiyem benim zamanımı harcamaktan vazgeçmendir.
Timmy’nin içi içini yemiş, öfkeden tir tir titremiş. Günün birinde bu hakaretin intikamını alacağına dair yemin etmiş. Diğer taraftan Ödül’se artık daha dikkatli olması gerektiğini anlamış.
Ödül: – Bu kurnaz tilki nerede yaşadığımı biliyor! Bu demektir ki o tilki sürekli beni gözetliyor ayrıca da daha önce hiç aklıma gelmemişti ama bu mağara bir başkasına ait olmalı mağaranın sahibi geri geldiği zaman ne yapacağım acaba? Buralarda daha dikkatli olmam gerekiyor!
O gece, gökyüzündeki ay pırıl pırıl parlıyormuş. Ödül mağaranın içinde uykuya yattığında bir ses duymuş. Ufak bir delikten dışarı bakmış ve yabancı bir gölge görmüş. Önce yine tilkinin kendisini kızdırmaya geldiğini sanmış ama gölge yaklaşınca Ödül korkudan tir tir titremiş. Gelen kişi bu mağranın gerçek sahibi olan kaplanmış!
Ödül: – Hayır, bu mağara tabi ki de kaplana ait! Ne yapacağım şimdi? Bu kaplan beni yer.
Kaplan yürümeye devam ettikçe Ödül’ün titremesi geçmemiş.
Ödül: -Bir dakika, bir dakika, sağlıklı düşün ve sakin ol! Aha! Ama ben onu görebilirim ama o beni göremiyor. Bu benim avantajım!
Ödül aklını kullanarak kaplana bir oyun yapmış ve şöyle demiş;
Ödül: – Ha ha ha.. İşte geliyor! Senin derdin ne hı? Sesimizi duyacak! Ama pardon affedersin baksana çok lezzetli gözüküyor. Demedim mi sana burada yaşayan hayvan ikimizi doyuracak kadar büyük diye. Tamam sen haklıydın. Ha ha ha bu akşamki yemeğimiz ayağımıza geldi! Ha ha ha kesinlikle!
Korkuyla titreme sırası kaplana gelmiş.
Kaplan: – Kim bu hayvanlar?
Ödül: – Neden durdu çok vakit kaybediyoruz ve ben aşırı açım! istersen biz dışarı çıkalım ya ona saldıralım ikimizde birden dövüşemez.
Bu hile işe yaramış kaplan hiç düşünmeden ormana doğru kaçmış. Ödülün içi rahatlamış, her durumda sakin olmanın önemini artık biliyormuş. Ertesi gün ormanda Timmy ormanda gezinirken kaplana toslamış.
Kaplan: -Aaa! Korkuttun beni!
Timmy: -Korkuttum mu? Ne ben mi seni korkuttum? Ama sen bir kaplansın!
Kaplan: -Evet evet biliyorum, ben bu ormanın büyük kedisiyim! Ama burada benden daha büyük ve ürkünç hayvanların olmadığını sanıyorsan çok safsın! Dün gece o hayvanların ikisine rahatladım, mağara mı ele geçirmişler, kendime yeni bir in aramak zorundayım!
Timmy: -Bir dakika ne? Yani senin mağarada yaşayan hayvan senden daha büyük ve ürkünç m? Sen dalga mı geçiyorsun benimle? O bir manda! Ayrıca ikisi derken ne demek istedin orada sadece bir manda yaşıyor.
Kaplan: -Benim bir mandadan kaçacak kadar aptal olduğumu mu sanıyorsun? Orada iki tane büyük mahluk var!
Timmy: -Mahluk mu? Ha ha ha…
Kaplan: -Evet! Onların kim veya ne olduklarını ben hiç bilmiyorum mağaraya girmedim, sadece seslerini duydum. Bana saldıracaklardı, onlar saldırmadan oradan kaçtım.
Timmy: -Ha ha ha… Zavallı kaplan, sana oyun yapmış. O mağarada mahlukat falan yok! O bir manda! Ve doğrusunu istersen ben onu bu ormana ayak bastığı günden beri gözetliyorum.
Kaplan: -Kapa çeneni tilki! Hangi cüretle bana hakaret ediyorsun! Ürkünç bir hayvanı manda sanacak kadar aptal mı görüyorsun beni sen?
Tommy: – Sana bunu kanıtlayabilirim, sen onun avı değilsin, aksine o senin avın! Tek bir şey yapalım, ben seninle birlikte geleyim ikimiz o mağaraya girelim ve içeride her kim varsa yakalamam için sana yardım edeyim. Zaten bende o çok bilmiş manda ile hesabımı görmek istiyorum ama mağaranı geri almana karşılık bana bir söz vermeni istiyorum!Bir daha hiç daha saldırmayacaksın!
Kaplan: -Doğru söylüyorsun! Bir dakika, ya kaçarsan ve beni geride bırakırsan?
Tommy: -Hmm… Buldum! Öyleyse kendimize bir ip bağlayalım, bir ucunu senin beline bir ucunu da benimkine. Böylece kaçmaya çalışırsam beni geri çekebilirsin, oldu mu?
Kaplan kabul etmiş, kendilerini bir iple birbirlerine bağlamışlar ve mağaraya doğru yürümeye başlamışlar. Tilki mutluymuş iki istediğinin gerçekleştirmenin yolunu bulmuş. Ödül’e bir ders verecekmiş ve kaplanın güvenini kazanacakmış. Mağara yaklaştıklarında Ödül onların geldiğini görmüş tilkiyi gördüğü anda da neler olduğunu anlamış.
Ödül: -Hım… Tilki kendini kurnaz mı sanıyor?
Tommy: -Şimdi bırak da ben halledeyim, olur mu? Sadece ben söylediğim zaman mağaraya gireceksin!
Ödül: -Seni aptal tilki! Ben senden iki kaplan getirmeni istemiştim ama ben sana sadece bir kaplan getirmişsin!
Tommy: -Ne!
Ödül: -Dün geceden beri tek lokma bile yemedik. Ama sen şimdi bir kaplanı iki ikimiz paylaşalım mı istiyorsun?
Kaplan: -Sen onlar için mi çalışıyorsun!
Tommy: -Hayır! Hayır! Öyle bir şey yok!
Ödül: -Sen gerçekten hiç bir işe yaramazsın! Tamam getir şimdi onu içeri!
Kaplan: – Hayır!
Kaplan can korkusu ile kaçmış o kadar çok korkuyormuş ki ipin öbür ucuna bağlı olan Timmy, aklının ucuna bile gelmemiş.
Ödül: – Of! Of! Canım acıyor!
Ödül: -Ha ha ha… O tilki dersini almıştır! Bugün çok önemli bir ders öğrendim eğer sükuneti mi korumasaydım ikisini de buradan kovalayamazdım. Durum ne kadar zor olursa olsun her zaman için sakin kalmalıyız.
Ödül haklıymış, her zor durumda sakin kaldığı için kendisine bir yararı dokunuyormuş. Tilkiye gelmiş olursak, oda dersini almış olmalı…
0 Yorumlar