İtfaiye Arabası Postak Masal Hikaye Oku
Kıpkırmızı ve çok neşeli bir itfaiye arabası olan Postak, yeni güne kuş cıvıltıları arasında başlamıştı. Kendini her zaman olduğu gibi zinde ve mutlu hissediyordu.
Postak’ın en yakın arkadaşları, birlikte çalıştığı ambulans ve helikopterdi. Gün içinde hiçbir işleri olmasa da birbirleri ile görüşüp selamlaşmayı asla ihmal etmezlerdi. Tüm zor durumlarda yardımlaşmaktan hiç çekinmeyen bu dostların ortak özellikleri ise işlerini severek yapıyor olmalarıydı. Elbette hiçbiri insanların ve diğer araçların zor durumda kalmasını istemi yordu. Fakat böyle bir durum ortaya çıktığında onlara yardım edebileceklerini bilmek güzel bir duyguydu.
Postak o sabah ilk olarak ambulans ile karşılaştı. Ambulans da tıpkı onun gibi dinçti. Her zamanki gibi mahallenin kuşları, kedileri ve köpekleri ile sohbet ediyordu.
Postak da ayaküstü onların sohbetlerine katıldıktan sonra, etrafı kolaçan edip yardıma ihtiyacı olan birileri var mı diye var mı diye bakınmaya karar verdi. “Bu sayede gezerek havanın tadını da doyasıya çıkarabilirim!” diye düşünüyordu. Her gün en çok karşılaştığı durum, evden kaçan yaramaz kedilerinin ağaç tepesinde sıkışıp kalmaları oluyordu. Uzun merdiveni sayesinde bu küçük kediciklere yardım edebilecek tek kişi de Postak’tı! Bunun haricinde, insanlara yol gösteriyor, yangınlara koşuyor ve daha pek çok görevde bulunuyordu.
O gün yine yollarda tekerleklerini döndürürken sürekli karşılaştığı yaşlı bir benzin kamyonunu gördü.
Neredeyse her gün, aynı saatte, aynı yerlerde görev yaptıkları için böyle sık karşılaşıyorlardı. Bugüne kadar hiç durup sohbet etme fırsatı bulamamışlardı, ama birbirlerine selam vermeden de asla gitmezlerdi. O gün de benzin kamyonu, Postak’ı görünce ona kocaman gülümseyerek “Merhaba!” dedi.
Neredeyse her gün, aynı saatte, aynı yerlerde görev yaptıkları için böyle sık karşılaşıyorlardı. Bugüne kadar hiç durup sohbet etme fırsatı bulamamışlardı, ama birbirlerine selam vermeden de asla gitmezlerdi. O gün de benzin kamyonu, Postak’ı görünce ona kocaman gülümseyerek “Merhaba!” dedi.
Postak da benzin kamyonuna selam vermeden geçmedi. Birbirlerinden uzaklaştıklarında Postak’ın içinde garip bir his oluşmuştu. Yaşlı kamyon o gün çok dalgın görünüyordu. Onun uzun bir yolculuk yaptığını tahmin eden Postak’ın içi hiç rahat etmemişti. Gerçekten iyi olup olmadığını kontrol etmek için yolunu değiştirerek kamyonu bulma telaşına düştü. İşi gereği kestirme yollar konusunda uzman olduğu için, ana yola bağlanan bir yan yolda kamyonu beklemeye başladı. Postak, önsezileri ve iyi gözlemciliği ile arkadaşının geçeceği yolu buluvermişti. Daha önceden çok defa benzin kamyonunu o yoldan geçerken gördüğü için, bir süre sonra kamyonun ortaya çıkacağından neredeyse emindi. Fakat kamyonun ulaşması biraz zaman aldı. Bu süre içerisinde Postak bir sorun olduğundan daha da emin olmuştu. Bir süre sonra kamyon ana yolda göründü.
Yaşlı benzin kamyonu uzaktan Postak’ı gördüğünde çok sevinmişti ve gülümsüyordu. Fakat yol seyrinde bir sıkıntı vardı. Sanki bir sağa, bir sola yalpalıyordu.
Postak yanılmamıştı, yaşlı kamyon gerçekten de çok dalgındı.
Kamyon, Postak’ın yanına doğru gelirken yan yoldaki “Dönüş yapmak yasaktır!” Levhasını fark etmedi ve yola sapmaya çalıştı. Arkadan gelen bir araba onun dönüş yapacağını tahmin etmediği için hızını azaltmadan ilerliyordu. Kamyonun dönüşü ile beraber, panikle kornaya bastı. Korna sesi ile irkilen kamyon ise bu hatalı dönüşü yüzünden arkasındaki kocaman, benzin dolu tankerini direğe tosladı. Neyse ki kimseye bir zarar gelmedi, ama kamyon, tankerini öylesine ters vurmuştu ki tanker delindi. Ne kadar benzin varsa yola döküldü. Etrafa çok ağır bir benzin kokusu yayıldı. Postak ise şaşkınlıktan olduğu yerde donakaldı.
Kaza sırasında taşıdığı tüm benzin döküldüğü için yaşlı kamyon çok üzülmüştü. Görevini yerine getiremediğini düşünüyordu. Bu dikkatsizliği ve kural dışı davranışı yüzünden çok daha kötü sonuçlar da doğabilirdi, ama neyse ki Postak yardım etmek için oradaydı!
Bir süre, “Ne yapabilirim?” diye düşünen Postak, dökülen benzini su çekmek ve fışkırtmak için kullandığı hortumu ile bir süpürge gibi çekmeye karar verdi. Yerdeki tüm benzin, hortumuna dolduktan sonra yaşlı kamyonu tamire götürdü. Fakat yolda kendini çok kötü hissetmeye başladı. Bu zamana kadar sadece su çekmek ve fışkırtmak için kullandığı hortum, benzin için çok da uygun değildi. Görünüşe bakırsa bu onu çok hasta etmişti ve tamirhaneye geldiklerinde pes etmek üzereydi.
Yaşlı kamyonun benzinini yerine geri koyabilmesi için biraz daha sabretmesi gerekiyordu. Çok geçmeden yaşlı kamyonun tankeri tamir edildi ve Postak, çekmiş olduğu tüm benzini son gücüyle kamyona geri doldurdu. Yükleme işlemi biter bitmez de kendini saldı ve oracıkta dumanlar çıkarmaya başladı. Tamirci onun bu hâlini görür görmez, duruma el koydu; ama işi biraz uzun sürecek gibi görünüyordu.
Bu sırada şehrin diğer ucunda iki kardeş, evlerinde kibrit ile oynuyordu. Annelerinin onları defalarca uyarmasına aldırış etmemiş olan çocuklar, kibrit ile oynarken birden evlerinin perdesi alev aldı. İyi ki de anneleri evdeydi. Böyle bir yaramazlığı de yalnızken yapıyor olsalardı, yaralanmaları işten bile değildi.
Anne kokuyu alır almaz odaya koşup çocukları dışarı çıkardı.
Vakit kaybetmeden itfaiyeyi aradı. Alevler giderek etrafı sarmıştı ve annenin elinden evden ayrılmak dışında yapacak bir şey gelmiyordu. İtfaiye arabası Postak tamirde olduğu için itfaiye ekipleri ona ulaşamadı. Vakit kaybetmeden ambulans ve polis arabasına haber saldılar. Bu işin itfaiye arabası olmadan çözülmesi mümkün değildi. Yangın söndürme helikopteri de vardı ama o gökyüzünde tur atmakla meşgul olduğundan aramaları duymamıştı.
Yangın haberini duyduğunda koca Postak ne yapacağını şaşırdı! Bir an önce iyi olması gerekiyordu, yoksa yangın tüm mahalleyi sarabilirdi. Gittiği tamirci, işinin ustası olduğu için yangın haberini duyar duymaz; itfaiye arabasını hemen hazırladı. Neyse ki Postak’ın çok önemli bir sorunu yoktu.,
Sadece biraz temizlenmesi gerekiyordu. Daha önceden darmadağın olmuş araçları bile bir araya getirmeyi başarmış bir usta olduğu için, itfaiye arabasının temizliği tamirciye çocuk oyuncağı gibi gelmişti. Postak da bu acil duruma hazır olabildiği için mutlu ve hızlı bir şekilde yola koyuldu. Tabii, bizim Postak’ın önce bir yerlerden su bulması gerekiyordu. Postak, işinde çok iyi ve sorumluluk sahibi olduğu için suyu çekeceği yeri bulmakta hiç zorlanmadı. Mahalleyi, iyi tanıyordu. Suyunu da çektiğine göre sıra en önemli görevini yapmaya, yani yangınını söndürmeye geldi.
Olay yerine vardığında ambulans ve polis aracıda onu bekliyordu.
Bir an için umutlarını kaybedecekken, Postak’ ı görmek onları çok sevindirdi, Deneyimli itfaiye aracı olan Potsak, önce etrafı inceledi ve sonra yangın çıkış noktasını bulmaya çalıştı.
Sonra pratik bir şekilde plan yaptı ve yangını söndürmeye girişti. Bu iş tek başına çok zor olacak gibiydi, çünkü o gelene kadar yangın diğer evlere de sıçramıştı. Ayrıca orada bulunan ambulans ve polis arabasının görevleri belliydi. Onları kullanan kişiler böylesine büyük bir yangının içine dalamazlardı.
Mahalledeki evlerle ilgilenen Postak, şebekeden çektiği suyun yeterli olup olmayacağı konusunda çok şüpheliydi. Arkadaşı helikopter hâlâ ortalarda görünmüyordu. Eğer o olsaydı, gökyüzünden müdahale edebilirdi; böylelikle işler daha hızlı ve daha kolay çözülebilirdi. Ama helikopter yoktu işte bu yüzden bir an evvel kendi başına olsa işe koyulmalıydı.
Mahallelinin yüzünü kara çıkaramaz, evlerinin yanmasına göz yumamazdı. Bu sorumluluk ile içeride birilerinin kalmış olabileceği ihtimaline karşın peşine ambulansı da takarak evlere yaklaştı ve dışarıdan su püskürtmeye başladı.
Yangın Postak’ın olduğu yerlerde hafifliyordu. Umudunu kaybedip pes etmek, ona uygun bir davranış değildi. O da zaten bu yolu tercih etmek yerine, daha da hızlanmayı ve moralini kaybetmemeyi tercih etmişti.
Postak ve ambulansa başta her şey yoluna girecek gibi görünmüştü. Bir an önce örmek ve insanları huzura kavuşturmak istiyorlardı, fakat alevler evden eve sıçradıkça sıçrıyordu. Artık yangın helikopterinden umudu iyice kesmişlerdi. Aslında pek haksız sayılmazlardı çünkü bizim helikopter:
“Nasıl olsa bugün hiçbir şey olmaz. Hava da çok güzelmiş! Biraz gezeyim.” diyerek denize doğru uçmuştu. Hiçbir şey duyacak hâlde değildi. O sırada altından geçmekte olan bir sürat motoru helikoptere seslendi:
– Hey sen! Ne uçuyorsun buralarda. Senin işin yangın söndürmek değil mi? Sizin mahalle yanıyor! Herkes çaresiz!
Bunları duyan helikopter iş vaktinde gezinti yapmaktan dolayı çok utandı ve derhal su tankını deniz suyu ile doldurup bir jet uçağı gibi mahalleye uçtu. Uzaktan onu gören Postak:
– Heyyy! Helikopter! Nerelerdesin? Hiç gelmeyeceksin sanmıştım! Çabuk ol, bu tarafa! dedi.
Helikopteri gördüğünde keyfi yerine geldiği için de şevkle, umutla çalışmaya devam etti,
Evet… Postak, iş arkadaşını gördüğü için çok mutlu olmuştu, çünkü onlar bir ekipti ve birlikte çalışmaları gerekiyordu.
Başka türlü, böylesine bir yangının üstesinden gelemezdi. O tek başına kocaman bir itfaiye aracıydı, ama zor durumlarda herkes yardıma muhtaç olabilirdi. Önemli olan, zor durumlardan kurtulmak için birlikte çalışabilmektir. Eee, ne demişler? Bir elin nesi var, iki elin sesi var!
Bu sırada bizim helikopter kendini affettirmek için normalden daha hızlı hareket ediyordu. Motorunun tam kapasitesi ile çalışıyordu. O an, iş vaktinde oyalanarak ne büyük bir hata yaptığını daha iyi anladı. Tüm mahalle belki de onun ihmalkârlığı nedeni ile bu hale gelmişti.
Arkadaşları da zor durumda kalmıştı. Fakat tek ihmalkâr kendisi değildi.
Benzin kamyonu ve küçük çocuklar da tıpkı onun gibi, hatalarından ders almışlardı. Helikopter, işini yaptığı zamanlarda gerçekten de çok başarılı olabiliyordu. Yeter ki yapmaya başlasın! Öyle ki bir ara koca koca alevlerin arasına hiçbir şey yokmuşçasına girip tüm ateşi dağıtmayı başardı.
O, bir çeşit zırhlı araç olduğu için ateşten etkilenmiyordu. Zaten onun yapabildiklerini bir başkası yapamayacağı için bu işi seçmişti. Bir insan asla alevlerin içine atlamamalıdır. Bir itfaiye arabasının sutaşıma kapasitesi bellidir ve sadece sokak aralarından yangını söndürmeye çalışabilir. Ama bir yangın helikopteri gökyüzünden görebildiği her yere su taşımakta özgürdür.
Tabii, o da itfaiye arabasının veya insanların yapabildiği çok şeyi yapamaz. Her kesin mutlaka başkalarından daha iyi olduğu bir yanı vardır…
Helikopter, söndürme işlemini yaparken etrafta yoğun bir duman vardı. Öyle bir duman ki ambulans neredeyse boğulacaktı. Yaramaz helikopter de öksüren arkadaşını görünce ona bir şaka yaparak kalan suyunu üzerine savurdu.
Kalan küçük alevleri söndürmek, güçlü itfaiye arabası Postak için hiçbir şey değildi! Bu olay sonrasında kimsenin canına bir zarar gelmemiş olmasının sevinci içindeydi. Yardımlaşma sayesinde yangın kısa sürede söndürüldü. Kısa zaman içinde mahalle halkı normal hayatlarına geri döndü.
Herkes için korkuyla geçen bu günün sonunda alınacak çok ders vardı. Bu yüzden bu olay herkesin aklına kazındı. Günün sonunda tüm yardım ekipleri görevlerini başarıyla tamamlamış olmanın huzuru içindeydi. Yangın çıktığında ortadan kaybolan tüm hayvanlar da geri gelmiş, etrafta neşe içinde koşuşturarak onlara âdeta teşekkür etmişti.
0 Yorumlar